Aujourd’hui la Turquie * numéro 198, Septembre 2021
Trois femmes de l’été 2021

...
La troisième femme qui a marqué mon été est une dentiste et une poétesse hors norme. Elmaz Kocadon est née dans le village d’Ortakent, à Bodrum, et a fait ses études dentaires à Istanbul. Elle est partie par la suite en Allemagne pour poursuivre ses études en orthodontie. C’est dans ce pays qu’elle s’est installée et a ouvert son propre cabinet. Le 16 août, j’ai été invitée au lancement de son 14e livre de poèmes intitulé Içimdeki bilmece ( L’énigme qui est en moi ). Comme pour tous ses livres, c’est elle qui a réalisé la couverture. Lors de cette soirée, elle m’a confié qu’elle avait toujours aimé la poésie et que c’était au lycée qu’elle avait commencé à écrire ses premiers poèmes. Néanmoins, à l’université, elle s’est entièrement consacrée à ses études. En début de carrière, elle n’a plus eu l’occasion d’écrire. Bien après son installation en Allemagne, elle s’est rendu compte que son niveau de turc déclinait. Elle s’est alors replongée dans les livres, ce qui lui a redonné l’envie d’écrire. Avec ses poèmes, Elmaz Kocadon veut atteindre l’ardeur, la bonté et l’amour qui sont l’essence même des individus. Cette femme brillante et ambitieuse qui a su mener à bien tout ce qu’elle a entrepris dans sa vie professionnelle est aussi une poétesse en quête d’amour. Mais, pour Elmaz Kocadon, le plus précieux des amours c’est de pouvoir parler à une fleur, d’aimer l’univers tel qu’il est et d’être passionnément attaché à quelque chose. Selon la poétesse, « nous sommes tous de l’énergie dans l’univers et c’est grâce à l’amour que nous pouvons connecter ces énergies les unes aux autres ».

Kadıköy Gazetesi - Kasım, 2020
“KADIKÖY BANA AŞKI ÇAĞRIŞTIRIYOR”"

Uzun yıllar Almanya’da diş hekimliği yapan Elmaz Kocadon, aynı zamanda gençlik yıllarında merak saldığı şiirlerden kopamamış usta bir şair. Kocadon “Kadıköy bana her zaman aşkı çağrıştırmıştır” diyor

Kadıköy her köşesi edebiyat kokan İstanbul’un öncü semtleri arasında yer alıyor. Hemen hemen her köşesinde, her sokağında bir sanatçının veya bir şairin izine rastlamak mümkün. Cemal Süreya’dan Nazım Hikmet’e, Arif Damar’dan Fazıl Hüsnü Dağlarca’ya kadar birçok usta şairin semtidir Kadıköy. Şiir yazmaya henüz lise yıllarında başlayan şair Elmaz Kocadon yazdığı şiirlerle insanların özünde yer alan sevgiye, iyiliğe ve aşka ulaşmak istiyor. Şiirin yaşamın bir parçası olduğunu vurgulayan yazar Kocadon, aynı zamanda Almanya’da diş hekimliği yapıyor. Uzun yıllar Doğu’da gönüllü çalışan şair 14’üncü kitabını çıkarmaya hazırlanıyor. Diş hekimi ve şair Elmaz Kocadon ile evinde söyleştik.
“OKUDUĞUM HER ŞİİRİ EZBERLERDİM”
Diş hekimliğinden yazarlığa uzanan süreci anlatan Elmaz Kocadon, “Ben aslen Bodrum doğumluyum. Lise zamanlarımda altı tercih hakkımdan bir tanesi gazetecilik olmuştu fakat diş hekimliği üst sıralarda yer aldığı için diş hekimliği bölümünü kazandım. Şark görevim olmamasına rağmen gönüllü olarak Hakkâri bölgesinde hizmet verdim. Daha sonra maddi durumlar sebebiyle Almanya’ya gittim. Yazmaya lise çağlarımda başladım. Çünkü Karataş Kız Lisesi’nin gün batımının, içinde kabiliyeti olan kimseyi şair yaptığı söylenir. Hakikaten şiire başlamama en büyük etki eden husus orada karşılaştığım manzaradır diyebilirim. Lise yıllarımda şiire çok büyük merakım vardı hatta okuduğum her şiiri ezberlerdim.” diyor ve devam ediyor: “Diş hekimliğini kazandıktan sonra uzun bir müddet kariyer planlaması yaptığım için yazma fırsatım olmadı. Almanya’da uzun bir süre yaşadığım için Türkçem eksilmeye başladı. Bu sebepten sürekli tekrarlar yapmaya başladım ve kitap okudum. Bu durum bende yeniden yazma hevesi doğurdu” Yazmanın çok meşakkatli ve titiz bir çalışma gerektiğini söyleyen Kocadon, “Hem diş hekimi olmak hem de şiir yazmak benim için hiç zor olmuyor. eceyle, güneşle, yıldızlar ile arkadaşlığımız var, onlar yazmak için ilham kaynağım oluyor. Son kitabımda 2012-2019 yılları arasında yazdığım şiirleri topladık. Şiir için mutlaka bir duygunuzun olması gerekiyor.” şeklinde ifade ediyor. Şiir yazarken içindeki sese yetişemediğini belirten yazar, “Kadıköy’e dair Büyük Kulüp’te yazdığım şiirlerim de mevcut. İlk eşim Kadıköy’de yaşıyordu bu sebepten flört zamanlarımın çoğu Kadıköy’de geçti. Kadıköy bana her zaman aşkı çağrıştırmıştır.” diyor. Kocadon, okuyucularından da çok güzel tepkiler aldığını söyleyerek, “ Örneğin bir arkadaşım şiir kitaplarından bir tanesini okumuştu. Bana hayatta yalnız olmadığını, başkalarının da üzüldüğünü fark ettiğini söylemişti. Okuyucuların duygularına dokunmak çok keyifli bir durum. Herkes çok kitap okuyabilir ama herkesin şiirden anladığını düşünmüyorum. Çünkü şiiri okumak için daha özel bir ruha ihtiyacınız var. Çoğu insanın aşkı anladığını da düşünmüyorum. Çünkü aşk sadece karşı cinse duyulan bir ilgi değildir. Bir çiçekle konuşabilmek, evreni olduğu gibi sevmek, tutkuyla bir şeylere bağlanmak aşkların en kıymetlisidir. Eğer insanlar gerçek aşkı ve sevgiyi bilseydi savaşlar, kavgalar hiçbir zaman olmazdı. Evrende hepimiz bir enerjiyiz ve bu enerjiyi ancak sevgiyle birbirine bağlayabiliriz. Bu sebepten benim yazdıklarım daha çok kişinin özüne hitap ediyor.” diye belirtiyor. Yazar Elmaz Kocadan keyifli bir sohbetin ardından kitabında yer alan şu dizlerle uğurluyor bizi:
“Bu sabah
rüzgâr esti penceremden
yosun kokulu.
O anda hissettim kalbimde
sevgili gibi İstanbul’u”

Vous devez écrire ce qu’il y a à l’intérieur de vous-même sans le défigurer

Elmaz Kocadon est dentiste, et partage sa vie entre l’Allemagne et la Turquie. Et quand elle n’est pas dans son cabinet, elle écrit des poèmes…Rencontre.

Pourquoi avez-vous choisi cette double carrière, dentiste et poète ?
J’adore ma carrière en tant que dentiste, mais j’ai le sentiment d’être née avec la poésie…Tout simplement.

Vos poèmes parlent principalement d’amour. Qu’est-ce que représente l’amour pour vous ?
L’amour est très important, c’est une sorte d’énergie. Tout le monde a cette énergie en lui, mais s’en rendre compte et localiser cette énergie est réellement difficile. Je pense que je suis née avec cet amour. Mais le reconnaître en soi-même, c’est quelque chose qui n’est pas tout le temps possible. C’est bien trop difficile.

Parlez-vous d’amour parce que vous ressentez le besoin d’exprimer quelque chose à ce sujet ?
Je voudrais d’abord différencier deux types d’amour. En turc, nous avons deux mots pour cela : il y a « aşk » (amour) et « sevmek » (aimer). Ce sont deux choses tout à fait différentes. « Sevmek » est ce que l’on appelle communément l’amour, c’est l’énergie que tout le monde a. On peut aimer tout le monde et toutes les choses avec ce type d’amour. Je vous aime, j’aime mon thé, j’aime cet homme… de manière indifférenciée. Au contraire, « aşk» est un mystère, nous ne savons pas ce que c’est, même si tout le monde en parle. « Aşk » est un sentiment très différent, bien plus haut et fort que l’amour du quotidien.

Qu’a-t-il de si différent ?
« Aşk », c’est une sorte de mélancolie. C’est beau, parce que ça ne nous arrive pas en permanence, et justement parce qu’on a du mal à le définir. Tandis que « sevmek », nous le ressentons toujours : nous avons de l’empathie, de la sympathie au fond de chacun de nous. J’écris parfois sur le « aşk», mais surtout à propos du « sevmek ».

Vos poèmes sont-ils toujours positifs ?
Non, je peux écrire mes poèmes en m’inspirant de mon énergie, mais aussi de mes moments mélancoliques. Je suis dentiste, mais lorsque j’écris, je ne suis personne. J’écris simplement, sans m’arrêter et sans trop réfléchir. Vous devez écrire ce qu’il y a à l’intérieur de vous-même sans le défigurer. J’écris donc des choses très personnelles. Mes poèmes me représentent, ainsi que mes émotions, et la nature. Mais tout le monde peut comprendre mes écrits car ils restent très simples.

Quel est votre poète favori ?
J’aime les poètes classiques, comme Ahmad Kamal or Mehmet Âkif. Je suis née à la fin de l’ère de la poésie classique, cela explique certainement ces préférences.

Sinem Çakmak
Elmaz Kocadon : "Kendi içinizde ne varsa onu başkalaştırmadan yazmanız gerekir."

Elmaz Kocadon hayatını Almanya ve Türkiye arasında geçiren bir diş hekimi. Mesleğinden arda kalan zamanlarda şiir yazıyor. Kendisini tanımak istedik.

Neden bu ikili kariyeri tercih ettiniz, dişçi ve şair?
Ben bir diş hekimi olarak da kariyerimi çok seviyorum fakat bende şiirle doğmuşluk hissi var… Kısaca böyle.
Şiirleriniz özellikle aşktan bahsediyor. Sizin için aşk neyi temsil ediyor?
Aşk çok önemlidir, bir enerji türüdür. Herkes bu enerjiyi içinde barındırır ama bu enerjinin fark edilmesi ve bulunması da gerçekten zordur. Ben bu aşk ile doğduğumu düşünüyorum. Ama kendinde onu bulmak her zaman mümkün olan bir şey değil. Bu oldukça zor.


Aşktan bahsediyorsunuz çünkü bu konuyla ilgili bir şeyler açıklama ihtiyacı mı hissediyorsunuz?
Öncelikle iki farklı aşk tipinden söz etmek istiyorum. Türkçede bunun için 2 kelimemiz var: Aşk ve sevmek. Bu ikisi çok farklı şeyler. ‘’Sevmek’’ genellikle bizim aşk diye adlandırdığımız, herkeste bulunan bir enerjidir. Bu tip bir aşkla herkesi ve her şeyi sevebiliriz. Gelişigüzel bir şekilde: Sizi seviyorum, çayımı seviyorum, bu adamı seviyorum… Bunun karşısında ‘’aşk’’ bir gizemdir, herkes ondan bahsetse de ne olduğunu bilmeyiz. ‘’Aşk’’ çok farklı bir duygudur, günlük aşkın çok daha üstesinde ve ondan çok daha güçlü.

O kadar farklı mı?
‘’Aşk’’ melankolinin bir türüdür. Sürekli başımıza gelen bir şey olmadığından ve elbette tanımlanması zor olduğu için güzeldir. Oysaki ‘’sevmek’’ dendiğinde, her birimizin içinde yatan sempati ve empati duygumuz açığa çıkar. Özellikle ‘’sevmek’’ hakkında yazsam da bazen ‘’aşk’’üzerine de yazıyorum.

Genelde hep olumlu şiirler mi yazıyorsunuz?
Hayır, şiirlerimi enerjimden esinlenerek yazabiliyorum, ama aynı zamanda melankolik anlarımın da etkisi var. Ben bir diş hekimiyim, ama yazarken ben hiç kimseyim. Sadece yazıyorum, durmadan ve çok düşünmeden. Kendi içinizde ne varsa onu başkalaştırmadan yazmanız gerekir. Bu yüzden kişisel şeyler yazıyorum. Şiirlerim beni tanımlıyor, benim duygularımı ve doğayı yansıttığı gibi... Ama herkes benim yazılarımı anlayabilir çünkü yazılarım çok yalındır.

En sevdiğiniz şair kim?
Klasik şairleri seviyorum, Ahmad Kamal veya Mehmet Akif gibi. Klasik şiir çağının sonunda doğmuş olmam tercihlerimin bu yönde olduğunu gösteriyor.

© 2012 elmazkocadon.com